Silicon Vadisi’nin en köklü yatırım şirketlerinden biri olan Sequoia Capital, bağımsız film platformu MUBI’ye 100 milyon dolarlık yeni bir kaynak sağladı. Bu yatırımla birlikte MUBI toplamda 1 milyar dolar değerlemeye ulaştı. Teknoloji girişimleriyle tanınan Sequoia’nın medya ve sinema gibi farklı bir alana yönelmesi dikkat çekti. Şirketin geçmişinde Apple, Google ve YouTube gibi devlere yaptığı erken dönem yatırımlar bulunuyor.
MUBI, yıllardır alternatif sinema severlerin uğrak noktasıydı. Fakat son dönemlerde yalnızca bir yayın platformu olmanın ötesine geçerek yapımcılık ve sinema salonu dağıtımı gibi alanlarda da etkin rol üstlenmeye başladı. Bu dönüşüm, şirketin Hollywood’da daha fazla görünür olmasını sağladı. Yatırımın tam da bu dönemde gelmesi, Sequoia’nın bu yeni yönelimi dikkate aldığını gösteriyor.
MUBI, bağımsız sinemanın potansiyelini küresel ölçekte değerlendirmeye hazırlanıyor
MUBI,’nin küresel vizyonu, yalnızca dijital yayınla sınırlı kalmıyor. Şirket, Birleşik Krallık, ABD, Kanada, Latin Amerika ve Almanya gibi bölgelerde bağımsız filmleri sinema salonlarına da taşıyor. 2025 itibarıyla bu ağın İtalya’ya da yayılması bekleniyor. Bu adımlar, MUBI,nin yerel izleyicilerle fiziksel temasını da güçlendiriyor.
Sequoia’dan gelen yatırım, bu genişleme sürecini desteklemek amacıyla kullanılacak. MUBI’nin yeni yapımlara kaynak ayırması, küresel dağıtım kapasitesini artırması ve daha büyük film projelerine imza atması planlanıyor. 20 milyonun üzerinde kayıtlı kullanıcısıyla dikkat çeken platformun özellikle ABD’deki aylık abonelik bedeli 14.99 dolar seviyesinde. Buna rağmen şirket, yüksek büyüme oranını kârlılıkla birleştirmeyi başarmış durumda.
Geçtiğimiz günlerde Cannes Film Festivali’nde dikkat çeken bir gelişme yaşandı. MUBI, Jennifer Lawrence’ın başrolünde yer aldığı Die, My Love filminin haklarını 24 milyon dolara satın aldı. Bu anlaşma, Apple ve Netflix gibi dev rakiplerin önüne geçilerek tamamlandı. Böylece şirket, bağımsız sinema alanındaki etkinliğini daha da pekiştirmiş oldu.
MUBI’nin yükselişi yalnızca dağıtım faaliyetleriyle sınırlı kalmadı. Geçen yıl 12 milyon dolara satın alınan The Substance, dünya çapında 84 milyon dolarlık gişe geliri elde etti. Bu başarı sadece ticari değil; aynı zamanda Oscar, BAFTA ve Altın Küre gibi prestijli ödüllerle de taçlandırıldı. Yapımcılığını üstlendiği bu filmler sayesinde Mubi, içerik üretiminde de güçlü bir konuma ulaştı.
Kurucu Efe Çakarel, platformun Netflix ya da Apple ile doğrudan rekabet içinde olmadığını vurguluyor. Ona göre MUBI, farklı bir yolda ilerliyor ve asıl hedef “kaliteli sinemayı hak ettiği yere taşımak.” Bu yaklaşım, klasik ve çağdaş sinema eserlerine odaklanarak izleyiciye alternatif bir içerik deneyimi sunuyor. Tüm bunların yanında Çakarel, söz konusu filmlerin kültürel etkisinin her geçen gün arttığını belirtiyor.
MUBI, önümüzdeki dönemde sinema salonlarında vizyona sokacağı yeni yapımlarla da konuşulacak. Yönetmen Kelly Reichardt’ın The Mastermind adlı orijinal filmi şirketin bu alandaki ilk yapımı olacak. Buna ek olarak Paolo Sorrentino’nun La Grazia ve Jim Jarmusch’un Father, Mother, Sister, Brother gibi iddialı projeler de sırada MUBI’nin kürasyon anlayışını sinema perdesine taşımayı hedefliyor.
Bağımsız filmlerin gişedeki payı uzun süredir tartışma konusu. Ne var ki Çakarel, bu alanda istikrarlı bir büyümenin sürdüğünü düşünüyor. Örneğin, son üç yılın en yüksek gişe yapan 200 filminden 69’unun bağımsız yapımlar olması dikkat çekiyor. Bu da bağımsız sinemanın hâlâ geniş bir izleyici kitlesine ulaşabildiğini ortaya koyuyor.
Teknoloji Haberleri sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.